23 Aralık 2012

Annem Diksiyonuma Çok Önem Verirdi


  Sırtımda üç kelime yürüyor. Anlamlarını ve hangi dilde olduklarını bilmiyorum. Kaşındırıyorlar. Kafamı arkaya çevirsem kaçacaklarından korkuyorum. Görmezden gelmek istiyorum ama sesler çıkarıyorlar. Yok sayamıyorum onları. Üstelik etrafta hiç ayna yok. 

  Sanırım arkamdan gelen evsiz adam onları gördü. Görmeseydi beni bu kadar uzun süredir takip ediyor olamazdı. Arkama dönemiyorum. Hem kelimeler kaçacak hem adam farkettiğimi farkedecek. Kelimelerle ne yapmak isteyebilir ki? Hem onlar beni seçmişti. Bendelerdi. Kaçmalı mıyım? Bir evsiz neden bir adamın sırtında duran kelimelere göz diksin ki? Kaçmalıyım evet.

 Üç taneler. Bacaklarını hissedebiliyorum. Saydım. On beş tane bacak hissediyorum. Zaten bir kelimenin beş tane bacağı olur. Bir yerde okumuştum. Eğer kelimeleri korkutursak tekrar dönmeyecekleri yazıyordu. Peri masalı gibiydi ama zaten ben inanmıştım çoktan. Şimdi de korkutmamalıydım onları. Anlamını bilmediğim üç tane kelime var sırtımda. Geziyorlar. Kaşındırıyorlar. Belki de ısırıyorlar.

 Biliyorum bazı yazarlar onları satıyorlar birbirlerine. Köleleri gibi kullanıyorlar onları. Çünkü dün bir tanesini çimenlerde bir adamdan kaçarken görmüştüm. Çok korkmuştu. Sesini duyabiliyordum. Belki sırtımdakiler de birinden kaçmıştır. Saklanacak yer lazım onlara evet. Saklanacak yer. Hem belki onları saklarsam iyi davranırsam bana bir şeyler anlatırlar. Kaçmazlar belki benden. Hem üç taneler. Sayabiliyorum.

 Koşsam düşecekler. Yürüsem birisi görebilir. Hem üç tane onlar. Korkuyorum. Işığımı kapatmayın. Nefes alamıyorum. Üç taneler. On beş bacakları var. Sesimi duymalısınız. Sizden korkuyorlar. Yapmayın.


Emin EREN
08 Aralık 2012 Cumartesi 16.51