25 Mart 2013

Memnun musun?


  "Neden yaşıyorsun?" dedi. "Yaşadığım hayatın ve yaşamın içindeyim, bunu bana sorman doğru olmaz." dedim. Anladı. Sustuk. İçkisinden bir yudum daha aldı. Ne içtiğini bilmiyordum ama içtiği şeyin rengi tam o sırada batmakta olan güneşin bulutların üzerinde bıraktığı renkle aynıydı. İkimiz de farkındaydık sorularına net cevaplar almayı sevmediğinin fakat bunu hiç dile getirmemiştik. 

  Sandalyeler gereğinden fazla yüksekti. Bununla birlikte masa da sandalyelerle aynı oranda yüksekti. Gitmek istedim oradan ve "Gidelim." dedim. Nereye gitmek istediğimi sormadı. Çıkarken hesabı o ödedi. Kasadaki herif hayatından memnun değildi ve onu bu acıdan kurtarmak için o an onu oracıkta öldürmeyi planladım. Gerçekten, tüm detaylarıyla birini öldürmeyi düşündüğüm ilk sefer sayılırdı. Daha önce de birilerini öldürmek istemiştim ama ilk defa bu kadar istekliydim. 

  Sakince masalardan birinde duran dev bira bardaklarından birini aldım, kasaya doğru yürümeye başladım. Az önce yanımda duran ve o an hesabı ödemekle meşgul olan kadın, arkasını dönüp gözlerimin içine baktı ve asla yapmayacağımı düşündüğü şeyi asla aklından geçirmeyecek gibiydi. Herifi öldürme ihtimalimi aklından geçirdiği sırada ben de kasanın önündeydim. Sağ elimle herifi yakasından tutup kendime çektim, sol elimle dev bira bardağını kafasında kırdım. O sırada, o kalınlıkta bir bira bardağının nasıl kırılabildiğini düşünmekten yaşadığım zevkten bir nebze mahrum kalmış olsam da yapmaya başladığım işe devam ettim. Kırılan bira bardağını herifin gırtlağına sapladım, tekrar hareket edecek gücü kendinde bulamadı. Tüm bunların olduğuna şahit olan barmen yaşadığı kısmi felçten kurtulup üzerime koşmaya başlamadan önce adamın kulağına "İşte kurtuluyorsun, sakin ol. Birazdan bütün acıların dinecek." dedim ve hareket etmek üzere olan dudaklarını elimle kapattım. Barmen o sırada elindeki beyzbol sopasını kafama geçirmek üzereydi, sopa havadayken elimi kaldırdım, sanırım o an bileğim kırıldı. İkinci darbesi ise hiç şüphesiz suratıma oldu ve yere yığıldım. Kasanın üzerinde durduğu masanın çekmecesinden markasını, modelini veya kaç mermi aldığını bilmediğim bir silahı çeken barmen insanlığı büyük bir salgından kurtaracakmış gibi kahramanca ve şüphe etmeden tetiği çekti. Ardından "İşte kurtuluyorsun, sakin ol. Birazdan bütün acıların dinecek." dedi.

  Bütün bunların yaşanmış olup olmadığını tam olarak bilmiyorum. Çünkü bardan çıkarken oldukça sarhoştum ya da sarhoş olduğumu sanıyordum. 

  "Daha önce bir yerlerde ölmüş olabilir misin?" diye sordu. "Hepimiz daha önce öldük ve hepimiz daha önce doğurulduk." dedim. Yürümeye devam ettik. Yanından geçtiğimiz bankta bir çift öpüşüyordu. Zaman yeterince hızlı ilerleyemediği için biz de ilerleyemedik ve öpüşmeye başladık.

  Her yer yeterince bulanık görünüyordu ve hava sisliydi.

Emin EREN
25 Mart 2013 Pazartesi 03.16